Anksiyete Nedir?
Anksiyete kelimesi köken olarak Latincedir. Latinceden alıntı yapılarak Fransızcada sebepsiz korku, endişe anlamına gelen anxiété kelimesi kullanılmıştır. Dilimize de anksiyete olarak geçmiştir. Psikoloji bağlamında anksiyete; yoğun kaygı, huzursuzluk, tehlike algısının büyüklüğü gibi kavramları ifade eder.
Anksiyete(kaygı), özellikle modern zamanda, günlük hayatta sık karşılaştığımız bir duygudur. Bu duygunun psikolojik bir rahatsızlık olarak değerlendirilebilmesi için kişinin olağandan yüksek düzeyde ve sık endişe yaşaması, bu endişeyi kontrol edememesi, gündelik hayatını zorlaştırması, işlevselliğini bozması ve bununla ilintili fiziksel belirtiler yaşaması gibi faktörler devreye girer. Bu durum, tanı olarak “Yaygın Anksiyete Bozukluğu” diye adlandırılır. Bununla birlikte sosyal fobi, panik bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk gibi psikolojik rahatsızlıklar da anksiyete bozuklukları içinde değerlendirilir.
Anksiyete Neden Olur?
Kaygı bozukluğu; genetik faktörler, altta yatan tıbbi problemler (tiroid, kalp, şeker gibi sağlık sorunları), yaşanan travmatik deneyimler, aile ve çevresel faktörler kaynaklı olarak gelişebilir. Ayrıca madde bağımlılığı, depresyon, özgüven eksikliği gibi sorunlar anksiyete bozukluğu için de risk faktörleridir.
Anksiyete Belirtileri Nelerdir?
Anksiyete bozukluklarının belirtileri aşağıdaki gibidir:
- Sürekli veya sık olarak gergin, endişeli ya da sıkıntılı hissetmek
- Özgüvensiz ve değersiz olduğunu düşünmek
- Kalp atışlarında yaşanan hızlanmalar
- Ellerde titreme
- Nefes darlığı, ağız kuruluğu yaşamak
- Kötü bir şey olacakmış gibi düşünmek
- Kaygı duymayı artıracak durumlardan kaçınmak
- Kas gerginliği
- Mide problemleri
- Uyku sorunları
- Dikkat ve hafıza problemleri
Yaygın Anksiyete Bozukluğu Tanısı Nasıl Konulur?
Hastaların tanısı bir psikiyatri uzmanı tarafından Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (DSM-5)'in aşağıdaki Yaygın Anksiyete Bozukluğu tanı kriterlerine göre konulur:
A) En az altı aylık bir sürenin çoğu gününde birtakım olaylar ya da etkinliklerle (işte ya da okulda başarı gösterebilme gibi) ilgili olarak, aşırı bir kaygı ve kuruntu (kaygılı beklenti) vardır.
B) Kişi, kuruntularını denetim altına almakta güçlük çeker.
C) Bu kaygı ve kuruntuya aşağıdaki altı belirtiden üçü (ya da daha çoğu) eşlik eder (en azından kimi belirtiler son altı ayın çoğu gününde bulunmuştur):
1- Dinginleşememe (huzursuzluk) ya da gergin ya da sürekli diken üzerinde olma,
2- Kolay yorulma,
3- Odaklanmada güçlük çekme ya da zihin boşalması,
4- Kolay kızma,
5- Kas gerginliği,
6- Uyku bozukluğu (uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük çekme ya da dinlendirmeyen, doyurucu olmayan bir uyku uyuma).
D) Kaygı, kuruntu ya da bedensel belirtiler, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.
E) Bu bozukluk, bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir madde veya bir ilaç) ya da başka bir sağlık durumunun (örn. hipertiroidi) fizyoloji ile ilgili etkilerine bağlanamaz.
F) Bu bozukluk başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu Tedavisi Nasıl Olur?
Kaygı bozukluğu yaygın olarak 2 temel yöntem ile tedavi edilir. Bu yöntemler psikoterapi ve ilaç kullanımıdır. Bazı durumlarda hem psikoterapi hem ilaç kullanımı da önerilebilir.
İlaçlar: Yaygın Anksiyete Bozukluğu tedavisinde antidepresan ve anksiyolitik ilaçlar kullanılır. Kişiye fayda sağlayacak ilaçları bulmak için hastanın durumunun iyi analiz edilmesi ve psikiyatristin buna göre bir tedavi yaklaşımı belirlemesi önemlidir. Tedavinin amacı kaygıyı ve gerginliği hızla tedavi etmektir.
Psikoterapi: Çeşitli psikoterapi ekolleri, psikolojik danışmanlık ve konuşma terapisi, kaygı bozukluğu tedavisinde etkili olmaktadır. Kaygı bozukluğu için yaygın olarak kullanılan psikoterapi ekolü Bilişsel Davranışçı Terapi’dir. Bu terapide kişinin öncelikle tehlike algısı üzerinde çalışılır. Kişinin, tehlike yaratan ve yaratabileceğini düşündüğü durumlara olan tepkileri değerlendirilir. Kaygı yaratan durumlardan kaçınmak, uzun vadede kaygıyı büyüttüğü için; bu durumlara karşı kaçınma dışında stratejiler geliştirilmesi konusunda kişiye yardımcı olunur. Kişinin bakış açısında ve düşüncelerinde farklılık yaratarak duygularını ve davranışlarını değiştirmesi sağlanır. Psikoterapi ile tedavi uzun vadede sorunların tekrarlanmaması için önemli bir yaklaşımdır.
Comments